TEST/ LORD: FORD FOCUS

    

TEKNİK VERİLER:
  • Marka-Model : Ford Focus Sedan 1.6 TDCİ Trend X
  • Model Yılı: 2011(mk 2.5)
  • Test Aracının Km’si : 157000
  • Motor: 1560 cc 4 silindirli turbo dizel
  • Güç: 89 hp @ 4000 d/d
  • Tork: 204 Nm @1750 d/d
  • Şanzıman: 5 ileri manuel şanzıman
  • 0-100 km/s: 12.7 sn
  • Son Hız: 179 km/s
  • Test Tüketimi: 5-5.5 litre/ 100 km
  • Ağırlık: 1377 kg
  • Bagaj Hacmi: min: 467 max:931 litre
  • Lastik Ebadı: 205/55/R16
  • Lastik Markası: Marshal



İÇ MEKAN:
      İlk önce şunu belirtmeliyim ki gördüğünüz üzere test aracının kilometresi (157.000) oldukça yüksek fakat, bu kilometreye rağmen iç mekandaki malzemelerin iyi kondisyonda olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. İçeride daha çok sert malzeme kullanılmasının bu duruma büyük katkıları var ancak yine de Ford’u tebrik ederim.
Malzeme Kalitesi: Yukarıda belirttiğim durumu biraz daha ayrıntılı bir şekilde inceleyelim. Konsolun üst kısmı hariç bu arabada pek yumuşak plastik kullanılmamış. Yalnız oradaki yumuşak plastiğin dokusu da gayet güzel ama insan keşke biraz daha kullanılsaydı diyor! Torpido kapağının olduğu bölümden aşağısı ön konsol boyunca sert(taş gibi) plastik. Bütün kapılar da aynı şekilde sert plastik kullanılmış. Torpidonun içinde, tabanında emaneten duran bir kauçuk var. Multimedya ve klima kontrollerinin arka fon plastiği çok ucuz duruyor, bastırınca içeri göçüyor, boyası bozulmaya başlamış ve trim sesi çıkartıyor. Gerçekten arabanın en çok düştüğü nokta orası. Multimedya tuşları ve klima kontrollerinin plastiğinin hissi gayet güzel. Biraz daha aşağı iniyoruz ; vites topuzu ve el freni deri. Ancak onun dışında kalan bütün kısımlar yine (rengini anlamlandıramadığım) sert plastik. Vites topuzunun önündeki gözde de emaneten duran bir kauçuk mevcut. Kapı içleri sert. Far altındaki kapaksız gözün altında o emaneten duran kauçuk bile yok ve oraya hiçbir şey konamıyor.
      Malzeme kalitesini özetleyecek olursam ; C segmentindeki güçlü bir oyuncu için bence daha iyi olmalıydı ancak ben bu kadar dikkatli incelemiyorum önemli değil diyenler için de çok bir sorun teşkil edeceğini zannetmiyorum.


KULLANIŞLILIK: Torpido gözü resmen hangar ve içine bir sürü eşyanızı doldurabiliyorsunuz ancak soğutma yok. Vites topuzunun önündeki göz de telefon ve cüzdanı rahatça alıyor.

El freninin yanında 2 adet açık bardaklık var. Şahsen onların kapalı olmasını ve içinde sabitleyici dişlerin olmasını isterdim. Bu donanım seviyesinde kol dayama yok. Kol dayamanın olacağı yerde kocaman bir boşluk var ve arkaya binenler tarafından o göz ayaklarla güzelce silinebiliyor(!) Far kumandaları altındaki göz yine açık bir şekilde ve oraya pek bir şey yerleştirilemiyor. Gözlüklük yok. Kapı içi gözlerinin büyüklüğü ortalama seviyede fakat arka kapılarda kapı içi göz yok,şaka gibi! 







Bagaj bir aile için gayet yeterli boyutta.
Arabanın tasarımından dolayı arka taraf biraz havada ve bu bagajın yükleme eşiğini olumsuz yönde etkilemiş. Bagajda başka bir eksi olarak 12V soket yok ve ışıklandırması yetersiz kalıyor. Ayrıca bagaj ile stepnenin ayrıldığı parça test aracında –anlamsız bir şekilde- bozulmuş. Stepne tam boy değil geçici.





YAŞAM ALANI: Benim boyum 1.82m. Arka tarafta nizami oturduğum zaman başım tavana değiyor. Böyle oturanlar için 1.80 limit fakat kalça biraz daha öne alınırsa daha uzun boylu kişiler de rahatça oturabilir. Diz mesafesinde hiçbir sorun yok. Arabanın genişliği iyi. Bu da içerdeki hacmi olumlu yönde etkilemiş. Özet: Bu arabada 5 kişi çok rahat seyahat edilir. 5. Kişi için tek sorun ortadaki şaft tüneli olacaktır.



  DONANIM:
      Aracın donanım seviyesi Trend X diye geçiyor. Bu da baz donanımın bir üstüne tekabül ediyor. Donanım gerçekten zayıf. Bir arabadan ne beklersiniz? Hız sabitleme sistemi, park sensörü, xenon farlar… Bu araçta hiçbiri yok. Diyeceksiniz ki tamam ama bu da en üst donanım değil. Ama bence bu donanım seviyesi de bu kadar ‘’boş’’ olmamalıydı.

Multimedya ekranı yok denebilir. 2000 lerin başından kalma tek satırlık kristal turuncu bir ekran var. 1 den 6 ya kadar radyo tuşları, ortada büyük bir ses düğmesi. Aslında basit kullanımı ilgimi çekti. Son zamanlarda çok işlevli dokunmatik ekranlı veya joystick’li sistemlere alıştıktan –alışamaya çalıştıktan- sonra gerçekten hoş geldi. Çoğu insan bunu gayet yeterli bulacaktır. Klima manuel(şaşırdık mı? Hayır)

Kadranlara geçecek olursak ben gerçekten tasarımını çok seviyorum. Karışık ya da gösterişli değil. Vermesi gereken bilgiyi sürücüye veriyor. Oradaki ekran da aynı şekilde meşhur turuncu ekranlardan ama çok problem yaşamadım. Ön sis farı da yok bu araçta.

4 cam otomatik neyse ki…  Bence bu aracı düşünenler titanium donanım paketiyle tercih etmeliler çünkü bu hali gerçekten tatmin etmenin yanına bile yaklaşmıyor.

Jantlar 16 ‘ kapak jant. 

KONFOR:
Aracın üzerinde ilk defa gördüğüm Marshal denen lastikler var. Aracın düşük hızdaki süspansiyon konforunu gayet başarılı buldum. Bir aile arabasında olması gerektiği gibi çukurları ve tümsekleri güzelce emiyor. Fakat hız arttığı zaman veya kasisin boyutu büyüdüğü zaman içeriye şiddetli bir ‘’pat’’ sesi giriyor ve yolcuları rahatsız ediyor. Pat sesi amortisörün çalışma aralığının sonu olarak tanımlanır. Yalnız bu ses hiçbir zaman arka takımdan gelmedi, her zaman ön taraftan geldi. Bu da ön süspansiyonda ve amortisörlerde biraz ucuza kaçtıklarının göstergesi. Arka taraf meşhur ‘’tam bağımsız süspansiyon’’ O efsane focus alt yapısına biraz sonra geleceğim… Konfor tabi ki sadece süspansiyonları kapsamaz. Buradan koltuklara geçiş yapayım hemen. Koltuklar sıradan kumaş koltuklar. Destekleri ortalama. Ne bir yarış arabası gibi sizi sarmıyor ne de hiç yok. Koltukların ayarları biraz fakir kalmış. Sürücü koltuğunda ileri-geri yukarı-aşağı sırtılığın açısı ve  bel desteği ayarı var. Hepsi manuel. Sürücü koltuğu fena değil ancak ön yolcu koltuğunda sadece ileri-geri ve sırtlık açısı ayarı var. Bu bence büyük bir eksi. Özellikle yüksekliğinin ayarlanamaması belirli boylardaki insanlar için çok rahatsız edici olacaktır. Koltuklar rahat genel olarak ancak terletme durumu maalesef var.
YOL TUTUŞ:
     Şimdi gelelim arabanın çalıştığı yere. Her zaman duyarız çevremizden focus alt yapısı iyidir, iyi yol tutar falan… Ben diyorum ki bırakın iyiyi mükemmele yakın! Evet focus şu haliyle (adı sanı belirsiz lastiklere rağmen) çok iyi yol tutuyor ama focusun alt yapısını sadece böyle değerlendirmek gerçekten ona hakaret olur.



 Bir tutkun ne ister? Arabaya hakim olmak ister. Arabanın kendisinin istediği her şeyi harfiyle yapmasını ister. Kayma olaylarının arkadan yaşanmasını ister. Yani kısaca arabayla eğlenmek ister. Bu araba az önce saydıklarımı birebir karşılıyor. Direksiyon tepkisi çok iyi. Anında istediğiniz yöne gidiyorsunuz ve arkadan kayma olaylarında kontra verirken hiçbir sıkıntı çekmiyorsunuz. Gaz pedalı de aynı şekilde itaatkar. Frenler biraz çabuk yoruluyor ama yorulana kadar sağlam frenler basabiliyorsunuz. Şimdiii… Diyelim ki bir viraja arabanın limitinden daha hızlı girdiniz veya viraj içinde fazla gaza bastınız. Haliyle önden kayacaksınız. Yapmanız gereken tek şey ayağınızı tamamiyle gazdan çekmek. Focus anında kayma eyleminden vazgeçiyor ve tekrar çizgisine giriyor. O bunu yaparken siz tatmin duygusundan havalara uçuyorsunuz. Diyelim ki arabayla biraz eğlenmek istiyorsunuz (ESP yok bu arada J) Direksiyonu aniden çevirdiniz ve hooop arka gelmeye başlıyor. Siz onu kontra ile toparlamaya çalışıyorsunuz ve bunu önden çekişli c sınıfı bir sedanda yapıyorsunuz. Bunları yaparken yine ciddi anlamda tatmin oluyorsunuz. Arabanın yüksek hızdaki kararlılığını pek beğenmedim (özellikle 150 km/s sonrası) Bunu da ben arabanın yüksekliğine bağlıyorum. Ancak yine olumsuz bir durum yok. Sadece yol tutuşu bu kadar etkileyince o konuda biraz hayal kırıklığına uğradım ancak çoğu insanı yine de tatmin edecektir.
YALITIM:
      Bu arabanın eksilerinden bir tanesi. Ciddi anlamda bir yalıtım eksikliği var. Rüzgar sesi 100 km/s hızdan itibaren bariz bir şekilde duyuluyor. Motor da eski nesil bir dizel motor ve motorun o ‘’traktör sesi’’ni engelleyememişler. Yol gürültüsü çok fazla almadım ya da alamadım diğer seslerden !
MOTOR:

   
   1.6 TDCİ motor 89 beygir güç üretiyor. Günümüz standartlarında bu oldukça düşük bir değer ancak 2011 yılı için belki kabul edilebilir. Ancak şunu da söylemeliyim ki aynı motorun 109 beygir güç üreten versiyonu da var. Kesinlikle o tercih edilmeli bence. Çünkü test aracının yüksek kilometresini göz önünde bulundurduğumuzda motorun da belirli bir yıpranması var ve motor gerçekten ‘’gitmiyor’’ Performans isteyen bir kişi için değil normal bir kişi için de bu motor güçsüz. 0-100 ve son hız değerlerine bakıldığında da bu görülüyor. Tüketime gelecek olursak şehiriçi ve şehirler arası yol karması ortalama 5 litre. Şehir içinde fazla dolaşılırsa veya trafik yoğunlaşırsa bu tüketim 5.5 litreye kadar çıkıyor. Otoyolda 90-100 km/s hızla gidildiğinde de 3.8 litre civarında bir tüketimi var ki gayet başarılı. Motor, güçsüzlüğünü ekonomikliğiyle telafi ediyor.
ŞANZIMAN:
    
        5 ileri manuel şanzıman var. 2000 devirde 100 km/s hız ile gidiyor ki bu dizel araba için biraz düşük bir hız. 6. Vites olsaydı ve 2000 devirde 110-115 km/s gibi bir hız yapsaydı ekonomikliğe daha da katkı sağlardı. Vites geçişleri çok rahat ancak Fordların klasik 1. Vitese geçmeme – zor geçme- problemi bunda da var. Ben biraz daha kemikli olmasını isterdim. Bana göre biraz fazla yumuşak ama bu arabanın hitap ettiği alıcı kitlesine bakıldığı zaman bu isteğimin önemi azalıyor.
SONUÇ:
        Bu araba bazı yerlerde neredeyse dibe vururken bazı yerlerde neredeyse tavan yapıyor. Bu araba tercih edilir mi sorusuna sizin arabadan beklentileriniz cevap verecek. Ben kaliteli olsun istiyorum derseniz bu arabaya yaklaşmayın veya ben arabadan zevk almayı seviyorum derseniz bu sizin için biçilmiş kaftan gibi… Ancak ne olursa olsun bu araba titanium donanım seviyesi ile tercih edilmeli çünkü bu haliyle günümüz ihtiyaçlarını karşılamıyor. Fiyat: 2. El olduğu için değişken tahmin edebileceğiniz üzere. Şu anda bu arabanın ederi 40.000 TL civarında ve bence ciddi anlamda tercih edilesi. Fakat dediğim bariz eksilerini de göz önünde bulundurun.
                                                                                           

                                   


YAZAN: Deniz AÇIKGÜL

New Report

Close